ŞİİRLER MANİLER

 

  


BİNGÖL ÇOBANLARI
 

"Daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuyum,

Bu dağların eskiden aşinasıdır soyum,

Bekçileri gibiyiz ebenced buraların.

Bu tenha derelerin,bu vahşi kayaların

Görmediği gün yoktur sürü peşinde bizi,

Her gün aynı pınardan doldurur destimizi

Kırlara açılır çıngıraklarımızla;

Kırlarda buluşuruz kızımız.karımızla.
 

Okuma yok.yazma yok.bilmeyiz eski yeni,

Kuzular bize söyler yılların geçtiğini.

Arzu,başlarımızdan yıldızlar gibi yüksek;

Önümüzde bir sürü, yanımızda bir köpek,

Dolaştırıp dururuz aynı daüssılayı.

Her adım uyandırır ayrı bir hatırayı:

Anam bir yaz gecesi doğurmuş beni burda;

Bu çamlıkta söylemiş son sözlerini babam..

Şu karşıki bayırda verdim kuzuyu kurda

Suna'mın başka köye gelin gittiği akşam.

Gün biter.sürü yatar,ve sararan bir ayla

Çoban hicranlarını basar bağrına yayla.

-Kuru bir yaprak gibi kalbini eline al,

                              Diye hıçkırır kaval;
Bir çoban parçasısm olmasan bile koyun,

Daima eğeceksin başkalarına boyun.


Hülyana karışmasın ne şehir ne de çarşı;

Yamaçlarda her akşam batan güneşe karşı

Uçan kuşları düşün,geçen kervanları an...

Mademki kara bahtın adını koydu çoban!"

 

...Nasıl yaşadığından,ne içip yediğinden,

Çıngırak seslerinin dağlara dediğinden
                                   Anlattı uzun uzun
Şehrin uğultusundan usanmış ruhumuzun

Nadir duyabildiği taze bir heyecanla...

Karıştım o gün bu gün,bu zavallı çobanla

Bingöl yaylalarının mavi dumanlarına,

Gönlümü yayla yaptım Bingöl çobanlarına.
                                                         Kemalettin KAMU


                               KİĞI-PERİSUYU
Peri suyu deli deli akarsın

Bazen sağa, bazen sola yatarsın

İlkbahar olunca neden coşarsın

Geçtiğin yolları viran edersin.


Çıktığın kaynak, varacağın yer belli

Ağzına vurdular azılı gemi

Keban'a sığmadın akışın belli

Özlüce'de tutarlar bir gün seni.


Aktığın yatağa sığmadın taştın

Tarlayı çayırı ağacı söktün

Geçtiğin yerleri harabe ettin

Hapsolmayı da sen hak ettin

Tek umuttur elektrik veresin

İnsanlara böyle hizmet edesin

Bundan başka hiçbir şeyi bilmezsin

Özlüce'de hak etti sen de hakkettin


Çoktan beri akışını görmedim

Deli deli akışını özledim

Selenk Köprüsü'nde hiç mi üzmedin

Sesine sedana hasretiz biz
                                                     

 M. Nevzat OKŞAR
 

                                  KİĞI
Şeydi Kasım dedikleri bir yüce dağdır

Üstümüze yağan, yağmurla kardır

Bahçesi, bağı, tarlası vardır

Seyrine doyulmaz, şirinsin Kiğı


Pek yakındır Selenk'in köprüsü

Bezenmiş geliyor, gelini kızı

Aklına gelir mi ekmeği tuzu

Seyrine doyulmaz, şirinsin Kiğı


Kiğı'nın dağları serttir geçilmez

Soğuktur suları bir tas içilmez

Dünyayı gezsen de Kiğı'dan geçilmez

Seyrine doyulmaz, şirinsin Kiğı


İpek yolu otağı, devesi vardı

Ne altın Hüseyin'i, Herdif i kaldı

Nalbant Cemil'in sözü hilafta kaldı

Seyrine doyulmaz, şirinsin Kiğı.
                                                         

 Cemil SAYI

 

                             KİĞIM
Şeytan dağı avucunda sürmeli gelin,

Billur Peri çayını görmeye gelin,

Eşinize, dostunuza bir haber salın.
               Tarihinle öğün kahraman KİĞI'm

               İnsanların hepsi birer can KİĞI'm

Karpuz çatlatır, suyun yaz günü,

Ne güzeldir, Kadıköy'ü Eşme, Yazgünü,

Haykırarak anlat herkese dünü.
             Tarihinle öğün, Kahraman KİĞI'm

              İnsanların hepsi birer can KİĞI'm

Peri ile kol kola uzanır yolun,

Yeşilyurt, Abar'dır, senin bir kolun,

Göreni şanslıdır, seni her kulun.
                  Tarihinle öğün, kahraman KİĞIM,

                  İnsanının hepsi birer can KİĞIM.

Hizmete aşığım inan ben sana,

İsparta'dan selâm, Selâm bin sana,

Ayrılığın zor geliyor insana.
                   Tarihinle öğün, kahraman KİĞIM,

                   İnsanının hepsi birer can KİĞIM.
                                                     Ali Ulvi KAYAĞAN
 

                      MANİLER
1
Kuşburnunun kurusu

Geldi de kızlar sürüsü

Ben sürüyü neyleyim

Bana lazım birisi
2
Ayaydın nice gider

Dolaşır gece gider

Bekar kızın koynunda

Bir yol var Hac'a gider.
3
Kiğı'nın yollarında

Çimeydim göllerinde

Gümüş düğme olaydım

O yarin kollarında
4
Kiğı'nın yazıları
Yayılır kuzuları
Ben bu ele gelmezdim
Alnımın yazıları.
5
Kevenk yolu bu mudur?

Desti dolu su mudur?

Dedin ki, tez gelirim

Tez geldiğin bu mudur?
6
Al elmayı daldan al,

Daldan alma, benden al

Duydum, gelin oliysin

Dur ben ölem, andan al.
7
Elma attım almazsın

Sen almadan kalmazsın

Hangi bağın gülüsün?

Zemheride solmazsın.
8
Dama vurdum çatmayı

Seslen, gelsin Fatma'yı

Fatma nerden öğrenmiş

Çarşaftan kol atmayı.
 

 

                    VAR GEL KİĞI'YA


Kiğı ak bir gelin doğuda

Yaşayandan değil ayrılandan sorula

Düz gedikten Dızvazına varıla

Dostluk ararsan var gel Kiğı'ya.


Seyit Kasım yaylasına çıkayım

Burcu burcu kokuların çekeyim

Diniginden Çermesine gideyim

Aradığın bulamazsan var gel Kiğı'ya.


Hasreti gönlümde yaralı bir kuş

Sülbüsünde boran, tipi kış

Manikanda gönüller öylesine hoş

Huzur ararsan var gel Kiğı'ya.


Yemeğimiz bizim tutmaç, zirvet,

Fakirlik ne ki gönlümüz servet,

Gidenlerin hepsi buraya hasret

İnsanlık ararsan var gel Kiğı'ya.


Dolandık durduk sarp yollarını

Oğasını, Hupusunu, Çomağını

Yoksulluk eğmiş dallarını

Sevgi ararsan var gel Kiğı'ya.


Kerek deresi çağıl çağıl çağlıyor

 Bu manzara yollarımı bağlıyor

Pertelik'im yalnız kalmış ağlıyor

Yaşam ararsan var gel Kiğı'ya.
                          Erdal GÜÇİN

      

                  KİĞIM
 

Kalelerin kalesi, Şehitler kalesi,

Şeytan dağından gelir, çığların sesi.

Her zaman tutulmaz insanın nefesi,

Pertelik Abar'dan gelir, bülbüllerin sesi.
 

Bağır dağı sınırdır, karı eksilmez,

Çiçek tepe ile Ölmez, emsal biçilmez,

Duranlar, Eşme gülden geçilmez

Köprüsüz Peri çayından kimse geçemez.


Şeydi Kasım tepesi Sivrice'ye bakar

Güneş her zaman Şenker'den doğar

Kerek deresi suyu buz gibi çağlar

Anasız yavru gibi her zaman ağlar.


Özlüce barajı, hayatın olsun,

Seni sevmeyenler güllere dönsün,

Kiğı barajına selamın varsın

Hepimize bu bayram kutlu olsun.

                 Ercüment OKŞAR
 

               GÜZEL KİĞIM
Kıvrıla kıvrıla akar Kerek deresi

Soğuk sularıyla büyüler herkesi

Bir tarafta yükselir ulu kavak tepesi

Eksilmez hiçbir zaman bülbüllerin sesi.

Güneşin doğuşunu selamlar Şeydi Kasım

Yaylaların tarihidir belki benim yaşım

Kiğı'mdan Ayrılmam uçsa dahi başım

Meşru yıllarıyla tutmaç çorbadır aşım.


Toprakları verimli ağacı bol yapraklı

Köylerin en güzeli harikadır topraklı

Dağların ardından görünür yavaş yavaş

Birbirine göz kırpar, Ölmez ile Tekbaş.


Bir göreceksin sen Şu dağları bayırı,

Ormanlar viran olmuş, yalnız ayı çayırı,

Bir tarafta Zağatel, Bir tarafta kaldırım

Yüksekçe dağlara düşer gökten yıldırım.


Tarihte ilkmiş kuzey mahallesi

Çıkmaz oldu artık demirci Hasan sesi

Anlatılmaz burada o dutluğun hevesi

Güllü bağım ise cennetin ta kendisi


Kayaları çok serttir o alaca kalenin

Yalnız oranın değil şehitlerin Şenkerin

Gevenler süsüdür o büyük tepelerin İsimler

Sayılmaz o güzelim yerlerin.


Tüm yollar geliyor kıvrılarak sinikten

Kafile olmuş atlar hoca gilikten

Güzelim gelince yemyeşil Selenk'ten

Kiğı'da harikadır baharlar gerçekten.
                         Hasan POLAT


         
 SEN BÖYLE DEĞİLDİN
Cihan Devletinden emanet alan

Bileği bükülmez memleketim var.

Bin yıllık tarihle hasbıhal olan

Kiğı'ya özgü insanımız var.


Yeşiller içinde bu şirin yerde,

Kereğin suyu dermandır derde

Elenin düzünde, gazi Şenker'de,

Hala serdengeçti bir yanımız var.


Ziyaretin başı açar sümbüller

Kokular saçar mis gibi güller

Murat diler idi kızlar gelinler

Çok şükür Allah'a imanımız var.


Peri suyu boz bulanık akınca

Deli dolu bedenini yıkınca

Azrail gelince firkat kopunca

Düşmanı çatlatan bir halimiz var.


Gediğin düzünde yazı yazılır

Ermeniye Rus'a plan çizilir

Şehitlerde mezarları kazılır

Şehitte gazide olanımız var.


Alınca Bizans'tan hürriyetini

Çok isteyen oldu esaretini

Halit Bin Velit'in emanetini

Koruyan kahraman payemiz var.
 

Sen böyle değildin silkin de uyan

Bak dört yanımız tufanla boran.

Aldığın mirasa sahip çık dayan

Bak binlerce kefensiz yatanımız yar.

                                Gürsel ÖKDE
 

           KİĞI CAN
Yılların cilesisin sen

Asırlardır dimdik ayaktasın

Bir çok milletler görmüş,

Değişik uygarlıklar yaşamışsın

Fakat ihmal edilmişsin Kiğı can
                                             Terkedilmişsin...


Uzaklara göndermişsin;

Sevgilileri, aydınları gençleri.

Halkını bilinçli ve uygarlığa

Zorlamışsın adeta
Gurbetçilerin bir çok ülkeye yayılmış

Adın yazılmış tabelalara Kiğı can

Sen de özlemişsin uzaktaki, çocuklarını

                                                         Halkını...


Yapsalar ya... o patika,

Toprak yollarını

Toprağın bol Kiğı can

Madenlerin yok değil,

Yapsınlar fabrikalar, atölyeler

Tekrar dönsünler uzaktaki yavruların

                                                        Ana kucağına...
Yusuf DAL